Yüksek Faiz ve Korkularla Ekonomi Soğutulmasın

12/05/2012

Bu hafta Newsweek’in kapağında, 2008 krizinden ABD’nin nasıl çıktığının hikâyesi vardı. Bilhassa ABD’nin, konut kredisi balonunun patlaması yüzünden derin bir resesyona gireceği ve oradan çıkmasının çok zaman alacağını söylüyordu ekonomistler.

Türkiye Gazetesi yazarlarından Mustafa Selçuk bu haftaki yazısında, yüksek faiz ve yersiz korkularla ekonominin soğutulmaması gerektiğini, kalıcı ve sürekli büyümeye ihtiyaç olduğunu belirtti. Selçuk, bu hafta Newsweek'te, 2008 krizinden ABD’nin nasıl çıktığının hikâyesi olduğundan bahsederek yazısında şu konulara yer verdi.

'Hatırlarsanız 2008 krizi gelişmiş ülkeleri sallarken, bir durgunluktan korkuluyordu. Bilhassa ABD’nin, konut kredisi balonunun patlaması yüzünden derin bir resesyona gireceği ve oradan çıkmasının çok zaman alacağını söylüyordu ekonomistler. Newsweek’in kapak hikâyesi ise, ‘ekonomik daralmacıların endişelerinin hilafına ekonominin 2010’dan itibaren ışıltılı bir toparlanma ile yeniden büyüme çizgisine oturduğunu anlatıyor. Dünyanın en büyük ekonomisinin, içine yuvarlandığı kaostan hızla çıkıp yoluna devam etmesini iki unsura bağlıyor dergi: Kapasitesini açığa çıkartma ve yeni duruma hızla uyum sağlama yeteneği.

Bunu niye anlattım:

Türkiye 2011’i yüksek bir iktisadi büyüme ile bitirmişti. Cari açık, enflasyon filan derken, endişeliler ağır bastı ve büyüme ‘biraz fren yapsın’ dendi. Nitekim ilk 3 ayda büyümede bariz yavaşlama oldu. Hatta Merkez Bankası Başkanı ilk çeyrekte az da olsa,negatif büyüme ihtimalinden söz etti. Cari açık küçülünce sevinmeyi, büyüyünce ye’se kapılmayı gerektiren ‘öğrenilmiş davranış kalıplarına göre’ büyümenin yavaşlıyor olması sevindirici. Bunun kulağa hoş gelen bir tabiri de var: Ekonomi soğuyor. Oysa Türkiye’nin soğumaya mı, yoksa hararetini muhafaza etmeye mi ihtiyacı var, tartışılır. Genç ve iş bulma ihtiyacı olan bir nüfus, gecikmiş bir kalkınma, hızlı bir şehirleşme var bu ülkede. Bu 3 faktörün ürettiği enerji birikimi ancak yüksek ve sürekli iktisadi büyüme ile boşaltılabilir. Büyüme modelinin iç talebe dayalı olmasını tartışabiliriz; ihracatı, katma değeri düşük üretimi, verimliliği de. Lakin, çok iyi rapor yazan ekonomistlerin ve ‘dünyaya verdikleri akılların sonuçlarını izlediğimiz’ uluslararası iktisadi kuruluşların ‘ekonominiz ısındı, derhal soğutmak lazım’, ‘cari açık felaketiniz olur, derhal azaltmak gerekir’ şeklindeki tavsiyelerini yegane doğru olarak görmemek lazım.

Türkiye kamu maliyesini, yani bütçesini dengeli ve disiplinli götürdüğü sürece, o çok korkulan cari açığını kapatacak dış kaynak gelmeye devam eder. Ama büyüme ivmesini kaybederse, sonuç herkesi üzer. Başbakan Erdoğan’ın ‘rekor seviyede büyüyen, dış ticaretini artıran, işsizliğini düşüren, istikrar ve güvenden asla taviz vermeyen bir ülkenin, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından farklı şekilde değerlendirilmesi, anlayışla karşılayabileceğimiz bir durum değildir’ sözü çok net bir hakikatin ifadesi aslında. Bu ülkenin yüksek faiz ve yersiz korkularla ekonomiyi soğutmaya değil, kalıcı ve sürekli büyümeye ihtiyacı var.'

Kaynak: Türkiye