Krizden emlak sektörüyle çıkacağız

14/10/2008

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, dünya ekonomisinin 1929’daki büyük buhrandan gayrimenkul sektörüyle çıktığını belirterek, "Bu krizden mutlaka yine emlak, inşaat ve konut sektörlerinin çalışmasıyla çıkacağız" dedi

Merkez Avrupa Emlakçılar İşbirliği Ağı’nın (CEREAN) Yıllık Konferansının açılışında konuşan Bayraktar, globalleşen dünyaya bakıldığında gayrimenkul ve arazinin çok önemli olduğunu, bunu net bir şekilde gördüklerini ifade ederek, kendisinin çocukluğundan beri bu sektör içinde yer aldığını ve gayrimenkulcülüğün dededen gelme bir meslek olduğunu anlattı. Türkiye’de konut finansman sisteminin bulunduğuna değinen Bayraktar, TOKİ’nin bugüne kadar ürettiği 330 bin konuttan yaklaşık 300 binini sattığını, bunu konut finansman sistemiyle gerçekleştirdiğini, bugüne kadar sattıkları konutlardan geri dönüşlerin binde bir seviyesinde bulunmadığını ifade etti. ‘Krizden emlak sektörüyle çıkacağız‘ TOKİ Başkanı Bayraktar, Türkiye’nin dünyadaki ekonomik sistemi içine tam giremediği için belki bu krizden çok fazla etkilenmediğini, belki de biraz kenarda olduğu için "tsunami dalgasının" Türkiye’yi çok ciddi şekilde henüz vurmadığını belirterek, "Bundan sonra bu dalga vurdu ve vuracak. Ama çok fazla etkilenmeyeceğimiz çok açık ortada" dedi. Dünyada arsa ve arazi kullanımının çok daha ciddi bir boyutla karşılarına çıkacağına dikkati çeken Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dünya ekonomisi, 1929’daki büyük buhrandan sonra krizden yine gayrimenkul sektörüyle çıktı. İnsanın yegane güvencesi gayrimenkuldür. 1929 büyük ekonomik buhranında gayrimenkulle birlikte özellikle konut ve ticaret biraz değişti. Şimdi konut anlayışı değişti. İnsanlar artık sağlam, kaliteli, çağdaş olanaklara sahip güvenilir yerleşim birimlerinden ikamet etmek istiyor. Bu krizden mutlaka yine emlak, inşaat ve konut sektörlerinin çalışmasıyla çıkacağız. Bu net bir şekilde böyle..." Türkiye’nin elinde çok büyük fırsatlar bulunduğunu ve dünyanın Türkiye’deki fırsatlardan istifade etmek için çok büyük bir kulvar olduğunu vurgulayan Bayraktar, Çanakkale’den İskenderun Körfezi’ne kadar 2 bin kilometreden uzun bir sahil bulunduğunu, bu sahillerin hala bakir olduğunu söyledi. Erdoğan Bayraktar, "Buralarda müthiş koylar, ormanlar, güzellikler ve deniz var. İspanya’nın yaptığı gibi... İspanya kalkınmasını sadece AB’ye dayayarak yapmadı. Aynı zamanda sahillerini açtı" diye konuştu. TOKİ olarak Hazine, Milli Emlak Genel Müdürlüğü ile birlikte yaptıkları yeni projede Ege ve Akdeniz sahillerini, ekolojik dengeyi, yeşil alanları ve doğayı bozmadan değerlendirmek suretiyle çok yumuşak bir mimari ve siluet içerisinde çalışma yaparak sahilleri Avrupa’ya açacaklarını aktaran Bayraktar, projenin başladığını ve bundan sonra adım adım ilerleyeceklerini kaydetti. ‘350 bin konuta gidiyoruz’ Bayraktar, sosyal devlet anlayışı çerçevesinde 81 vilayet, 500 ilçe ve bini aşkın şantiyede 330 bin konut ürettiklerinin altını çizerek, "350 bin konuta yaklaşıyoruz. 500 bin konutu yakalama hedefimiz var. Yeni bir mimari konsept, yeni yalıtım teknikleriyle güneş enerjisini ve yağmur suyundan da istifade etme suretiyle çok ciddi çalışmalarımız var" şeklinde konuştu. İstanbul’a göç sorununa da değinen Bayraktar, kentin çevresinde cazibe merkezleri oluşturmak ve diğer bazı illerde yeni sanayiler gerçekleştirmek suretiyle kent üzerinde göç baskısını azaltmak için yeni adımlar atmanın zamanının geldiğini ifade etti. Emlakçılığın çok zor bir iş olduğuna da işaret eden Bayraktar, "Yıllarca özel sektörde yap-satçılık ve devlet müteahhitliği yaptım. Zaman zaman daireleri sattığımızda, ortaklarımız emlakçıların emlak bedelini ödemek istemezdi. Ben çok kere ortaklarımla kavga ettim. ’Gideceksiniz o adamla mutlaka anlaşacaksınız’ dedim. Bugün bu işin çok ciddi şekilde kayıt altına alındığını, insanların bilinçlendiğini ve emlakçılığın gayrimenkul edinmede insanlara çok büyük fayda sağladığını görüyorum" diye konuştu. İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Sabri Ateş: ‘Acilen yasa çıkartılmalı’ CEREAN Yıllık Konferansında konuşan İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Sabri Ateş ise, siyasi ve ekonomik istikrar paralelinde yaşanan iyileşmeler sonucu Türkiye’de geçen yıl Tutsat (mortgage) Kanunu’nun yürürlüğe girdiğini hatırlatarak, kanun paralelinde gayrimenkul, emlak ile finans sektöründe önemli gelişmeler olduğunu ve daha büyük gelişmelerin de beklendiğini anlattı. Türkiye bütçesinde önemli yere sahip bir paranın el değiştirdiği ve ekonomiye tekrar kazandırıldığı, ülke genelinde yaklaşık 400 bin işletme ve yaklaşık 600 bin civarında çalışanı ile 3 milyon kişilik bir aile topluluğunun geçimini sağladığı bu mesleğin, tamamen teamül ve uygulamalara terk edildiğini savunan Ateş, şunları kaydetti: "Hali hazırdaki kanunlar gereği emlakçılar mesleki örgütlenmesini, esnaf ve sanatkar odaları ile ticaret odaları bünyesinde gerçekleştirmek zorundadır. Ancak bu kurumların yetki yetersizlikleri nedeniyle işletmelerin sadece çok küçük bir bölümü kayıtlı ekonomi kapsamındadır. Kayıt dışılık, sistemin en önemli sorunu olarak görünmektedir. Bu durum, devlet hazinesinin vergi kaybına, yerel yönetimlerin, meslek odaları ile SSK ve Bağ-Kur gibi sosyal güvenlik kuruluşlarının ise gelir kaybına ve ekonomik yönden zarar görmelerine neden olmaktadır." Sabri Ateş, hali hazırda kanunların oda ve birlik yetkileri açısından yetersiz olması ve denetim mekanizmalarındaki uygulama boşluklarından ötürü sektör üzerinde yeterli kontrol sağlanamadığını, bu nedenle de müşteri ve dolayısıyla tüm gayrimenkul piyasasının maddi ve manevi kayba uğradığını savundu. ‘Kayıt dışılık önlenmeli’ Kayıt dışılığı önlemek için tüm hukuki ve mali önlemlerin en kısa zamanda ve kararlılıkla alınması gerektiğinin altını çizen Ateş, sektörün "acilen" Emlak Komisyonculuğu ve Müşavirliği Yasasının çıkartılmasına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Ateş, küresel finansal krize değinirken, Türkiye’nin 2001’den önce yaşadığı ekonomik krizler nedeniyle aldığı dersler sonucu kamu maliyesi ve özellikle finans kesiminde uyguladığı disiplini, bu konuda tavizsiz yaklaşımı ve şu anda kullandırdığı fonların cüzi tutarlarda oluşunun, Türkiye’nin şansı olarak ön plana çıktığını vurguladı. Türkiye’nin, krizden en az etkilenecek ülkeler arasında ön sıralarda gösterildiğini belirten Ateş, şöyle devam etti: "Ülkemizin, yerli ve yabancı yatırımcılar için en cazip pazar konumuna geldiği görülmektedir. Ülkemizdeki yatırım imkanlarının cazibesinin devamlılığını sürdürmek için kamu ve özel sektör olarak piyasamızdaki tüm aktörlere önemli görevler düşmektedir. Bu çerçevede, altyapılarımızı eksiksiz tamamlamak zorundayız. Emlakçılık sistemimizi rehabilite etmeliyiz ve gelişmiş ülkeler standartlarına ulaştırmalıyız. Tutsat Yasası’nda belirtilen tüm unsurlarımızı, dünyada kabul gören standartlara getirmek mecburiyetindeyiz." CEREAN Başkanı Dan Negulescu da, kriz döneminde birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduklarını dile getirerek, "Ancak birlikte hareket edersek krizden çıkarız. Birlikte hareket etmezsek daha çok para kazanmamız mümkün değil" şeklinde konuştu. Negulescu, Türkiye’nin, tüm yatırımcılara birçok fırsat sunduğunu belirterek, bu konferans sırasında yeni ortaklıklar edinmeleri ve yeni işbirlikleri yapmaları gerektiğini söyledi.
Kaynak: Milliyet