Konut Kredileri Dışındaki Kredilere Kısıtlamalar Geliyor

28/10/2013

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yurt içi talepteki yüksek artışı frenlemek için, maliyetlerini yükselterek konut kredileri dışındaki banka kredilerinin kullanımını azaltacak önlemleri açıkladı.

Hürriyet gazetesi yazarlarından Erdal Sağlam bu haftaki yazısında hükümetin krediler konusunda aldığı önlemleri yazdı. Sağlam yazısında şu konulara yer verdi:

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yurt içi talepteki yüksek artışı frenlemek için, maliyetlerini yükselterek banka kredilerinin kullanımını azaltacak önlemler açıkladı.

Bu önlemlerin devam edeceği açıklanırken, konut kredileri bundan muaf tutuldu. Başka bir deyişle konut talebi hariç diğer mal ve hizmete dönük talep, krediler yoluyla caydırılmaya çalışılacak.

Bu önlemler gündemdeyken, geçen hafta sonu bu sayfalarda Gülistan Alagöz’ün “sanayicilerin de konut işine girdiklerine” ilişkin haberi yer aldı. Son olarak Mutlu Akü’nün sahiplerinin şirket hisselerini satarak elde ettikleri kaynağı konut sektörüne yatırmaya karar verdikleri yazıyordu.

Bir başka deyişle konut sektörü hala cazip ve karlı bir sektör olarak görülüyor ve sanayiciler bile bu cazibeye kapılıp, sektöre sonradan giriş yapabiliyorlar.
Tüm bunlar da son dönemde, bizden bile az konut üretmiş ülkelerde bile, “konut balonu” tartışmaları başlamışken oluyor...

Bu tablo bence ekonomide yapılan çok temel bir yanlışın varlığını ve iç talep, cari açık gibi olumsuz sonuçları ciddi biçimde görülmesine rağmen, aynı yanlışta devam edildiğinin bir göstergesi. Rant ekonomisi denilen şey, aslında tam da yapılan bu yanlıştır. Yüksek reel faiz dönemine, yani tasarrufların faizde değerlendirilip, yatırımdan caydırılması için söylenen rant ekonomisi, arsa spekülasyonu ve konut için de geçerli. Eğer yasa dışı biçimde gecekondu sahibi olmuş insanlara, değişik yöntemlerle konut seferberliği altında büyük rantlar sağlıyor, kamu arazilerini olmayan değerlerle müteahhitlere kar olarak aktarıyorsanız, bunun adı rant ekonomisidir. Üstüne üstlük kendi hatanız nedeniyle yüksek faiz verdiğiniz tasarrufçuyu, haksız yere suçlayarak...

Sonra da çıkıp, tasarruf oranlarının son yıllarda hızla düştüğünden yakınıyor, cari açığın bu nedenle büyük sorun olduğunu söylüyor, bu nedenle iç talebi kısmaya çalışıyorsunuz. Bunu da konut sektörü, yani tasarrufçuyu cezalandıran asıl rant ekonomisi yarattığınız alanı dışında tutarak yapıyorsunuz...

İşin tuhaf tarafı; Babacan’ın koordinasyonundaki ekonomi yönetimi, bu yanlışı gördü ve hem Kalkınma Planı’nda, hem de Orta Vadeli Programda bu saptamaya yer verdi.

Kalkınma Planı'nda Tam Tersi Yazıyor

Ekonomi yönetiminin belirlediği öncelik, daha birkaç ay önce yayımlanan Kalkınma Planı’nda, “Yatırımların konut gibi üretken olmayan alanlardan ziyade üretken alanlara yönlendirilmesi büyümenin istikrarı açısından kritik önemde” uyarısı yer aldı. Bunu yorumlayan ekonomi bürokratları, bunun sanayicilere “Artık konut değil, sanayi üretimi yapın” çağrısı olarak yorumlanması gerektiğini, sanayi üretimini artırmak için eylem planı yapılacağını söylediler. Eylem Planı’nda konut gibi ‘üretken olmayan yatırımlar’ın cazibesinin azaltılması için kredi türlerinde farklılaştırma yapılacağını, stratejik yatırımlarda kamunun altyapı yatırımlarının bir destek unsuru olarak kullanılacağını söylediler. Plana göre, 2019 yılı itibariyle özel kesim sabit sermaye yatırımlarının gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 20’si düzeyine ulaşarak yüzde 19.3 olması hedefleniyor. Ayrıca yıllık ortalama yüzde 2 oranında da uluslararası doğrudan yatırım öngörülüyor.

Unutmayalım; şu anda konut sektörü, Toplu Konut İdaresi’nin hesapları üzerindeki denetimsizlik nedeniyle, neredeyse tümüyle üstü kapalı gelişiyor. Yani ekonomi için ne tür riskler taşıdığını göremiyor ve ölçemiyorsunuz.

Özetle; ekonomi yönetimi konut yerine sanayi yatırımları gerekli derken, uygulama mevcut sanayicileri bile fabrika satıp konut yapmaya özendiriyor.

Kaynak: Hürriyet