Konut ihtiyacı var, satın alma gücü yok
9. Gayrimenkul Zirvesi ve İstanbul Restate panellerinin sonuç bildirgesinde, Türkiye'de konut ihtiyacı olanların sadece yüzde 15'inin satın alma gücüne ve kredi taksitlerini ödeyebilecek maddi yeterliliğe sahip olduğu bildirildi.
Verilen bilgiye göre GYODER'in bu yıl 2 Haziran 2009 tarihinde düzenlediği 9. Gayrimenkul Zirvesi ve 3-4 Haziran 2009 tarihlerinde dünyanın en büyük fuar organizatörlerinden Reed Exhibitions işbirliği ile düzenlediği İstanbul Restate panellerinin sonuç bildirgesi açıklandı.
'Geleceğe Kurulan Köprü' başlığı altında global ve Türkiye gayrimenkul piyasalarının değerlendirildiği zirve ve paneller sonrasında açıklanan sonuç bildirgesinde, 2002-2007 yılları arasında dünyada yıllık ortalama büyüme yüzde 5 iken Türkiye'de yıllık büyümenin yüzde 7,5 olduğu hatırlatılarak, 2010-2014 yılları arasında dünyada yıllık yüzde 3, Türkiye'de ise yıllık ortalama yüzde 4 büyüme öngörüldüğü belirtildi.
Konut pazarının değerlendirildiği bildirgede, Türkiye'de yıllık konut ihtiyacının 600 bin civarında olduğu, buna karşın konut ihtiyacı olan kesimin sadece yüzde 15'inin konut satın alabilecek güce ve kredi taksitlerini ödeyebilecek maddi yeterliliğe sahip olduğu ifade edildi.
Türkiye'deki konut sorununun, dar ve orta gelirlilerin konut ihtiyacının karşılanamaması olduğu belirtilirken, konut geliştiricilere sağlanacak teşvik ve indirimlerle birlikte dar gelirlilerin konut edinmesine katkı sağlayacak teşviklere ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Bildirgede, dünyadaki global krize rağmen Türkiye'de gayrimenkul alımı için kullanılan kredilerde sorun yaşanmadığı, buna bağlı olarak gayrimenkul sektörü ve konut kredileri ile ilgili çeşitli teşvikler getirilmesi gerektiği belirtildi.
Bildirgede ayrıca konut ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak, hazine arazilerinin değerlendirilmesi gerektiği, buna bağlı olarak Hazine'nin toplam gayrimenkul varlığının yüzde 66'sını oluşturan orman, mera, maden, kıyı, su koruma havzası, tarım alanı, altyapı, hizmet tesisleri dışında kalan yüzde 34'lük alanın ise sadece bir kısmının gayrimenkul geliştirmek üzere kullanılabileceği belirtildi. Bu alanların, tüm Türkiye'yi kapsayan üst ölçekli 'toprak yönetimi' politikası oluşturularak satış, kamu ile özel sektör işbirliği ve bedelsiz koşullu devir metotlarıyla değerlendirilebileceği ifade edildi. Bildirgede, toprak yönetimi stratejileri geliştirilirken, coğrafi, fiziksel ve sosyal özelliklere hakim olan yerel yönetimlerin koordinasyonunda ve ilgili tüm kurumların entegrasyonu sağlanarak geniş kapsamlı imar planı çalışmalarının yapılmasının önemine değinildi. Bu konunun kaliteli şehirleşmenin de temelini oluşturacağı; uygulanacak politikaların, şeffaf, katılımcı ve uzun vadeli planlama anlayışıyla, risk-rant dengesini adaletli ve tüm paydaşları gözeterek oluşturulmasının büyük önem taşıdığı vurgulandı.
Türkiye'de son yıllarda hızla gelişen alışveriş merkezi (AVM) yatırımları konusunda ise mevcut 213 adet AVM sayısının 2010 sonuna kadar 300'e ulaşacağı, bu sektörde büyümenin gerçekleşmesi için, perakende sektöründe öne çıkan, dünya çapında markaların ve mağazalar zincirlerinin geliştirilmesi ve Türkiye'ye yatırım yapması için çalışmalar yapılması gerektiğinin altı çizildi. Ofis yatırımları konusunda ise; 2 milyon metrekare olan İstanbul ofis stoğunun yeterli olmadığı, dünya standartlarında, farklı ve yeni yaklaşımlar, çağdaş tasarımlar benimsenerek, İstanbul'un uluslararası iş merkezi olma potansiyelinin desteklenmesi gerektiği bildirildi.
Maliyetler düşürülmeli
9. Gayrimenkul Zirvesi ve İstanbul Restate panellerinin sonuç bildirgesinde, gayrimenkul finansmanında yavaşlama, maliyetlerde artış, vadelerde kısalma görüldüğü; global kriz nedeniyle yatırımlarda risk primlerinin arttığı; orta ve dar gelirliye yönelik olarak proje geliştirilmesi için gayrimenkul geliştiricilere arsa payı ve inşaat/malzeme işçiliği KDV oranının düşürülmesi, vergi ve harçlarda indirimler ve satış sözleşmesinden damga vergisi alınmaması, dar gelirlilere yönelik projeler için arsanın ve altyapının bedelsiz olarak kamu tarafından tedarik edilmesi gibi teşvikler sağlanması gerektiğinin altı çizildi.
Öte yandan Türkiye'nin Avrupa ve Asya arasındaki köprü konumu, lojistik yatırımlar açısından çok önemli imkanlar oluşturduğu, sektörün temel ulaşım ağları ve kritik bağlantıları göz önünde tutularak kentlerin planlarında gerekli yatırımlar için ayrılan alanlar ve imar hakları belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldı. Bu kapsamda; imar planı yapım ve onaylama sürecinin karmaşıklığı, uygulama içinde yer alan kurumların fazlalığı, yetkilerin ve sınırların karmaşıklığı, imar planına itiraz ve dava açma hakları ve sonuçlanma sürecinin de uzunluğuna yönelik çözümlerin kritik önem taşıdığı belirtildi.
Bildirgede ayrıca Türkiye'nin turizm potansiyelinin değerlendirilebilmesi için turizm yatırımlarının, talebe göre şekillenmesi gerektiği, turizm yatırımları yapılırken işletmelerin kaliteli ve nitelikli turizmi desteklemesinin ve Türkiye otel pazarının geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Otel piyasasının geliştirilebilmesi için, deniz, kış, orman, fuar, eğlence ve kültür turizmi gibi tüm turistik alanları kapsayan bütüncül politikalar oluşturulması önerildi. Türkiye'de kentlerin niteliğinin, yaşam kalitesinin artırılması ve ekonominin canlandırılması için kentsel dönüşüm ve yenileme gerekliliği üzerinde duruldu. Kentsel dönüşüm ve yenileme için uzlaşma ve katılımın önemi vurgulanırken, dönüşüm projelerinin hayata geçirilmesi için uzun vadeli politikalar oluşturulması gerektiğine değinildi.
Bildirgede çevre konusuna da değinilerek gayrimenkul projelerinde, dünyada yeşil binaların geliştirilmesinde ülkelere göre çeşitlilik gösteren LEED, BREAM gibi sertifikasyon sistemleri gibi sürdürülebilir gelişim, enerji verimliliği ve doğaya uyum için Türkiye'nin de kendine uygun bir sertifikasyon sistemi geliştirmesi gerektiği belirtildi.
Kaynak: Hürriyet