Kira öder gibi ev

03/03/2007

Mortgage (okunuşu: morgıç) Kanunu çıktı. Bu kanunun en belirgin özelliği; hiç şüphe yok ki, meskene konan “ipotek” ve hızlı işleyen “haciz işlemi”dir.

Mevcut konut kredilerinde inşaat şirketleri meskendeki hatalardan 5 yıl süre ile sorumlu tutuluyordu. Borç taksitleri aksatıldığı hallerde de bankanın evi geri alması ortalama üç yılda gerçekleşiyordu. Mortgage sisteminde ise meskendeki hatalardan sorumluluk bir yıl ile sınırlı. Meskenin geri alınması ise çok daha hızlı. İki taksiti üst üste aksatan yandı! Banka evi bir ay içinde satışa çıkarabiliyor. Buna itiraz etmek isteyenin evin ipotek değerinin yüzde 30’unu teminat olarak yatırması gerekiyor. Caydırıcılığı görüyor musunuz? Banka evi sattı diyelim. Evin değeri borçtan yüksekse, banka aradaki farkı kredi sahibine iade ediyor. Yok, satılan evin değeri krediyi karşılamıyorsa, o vakit kredi sahibinin bu farkı ödemesi lazım. İyi, hoş da; Mortgage Kanunu, “kira öder gibi ev sahibi olma” rüyası görenlerin hayalini suya mı düşüyor? Eh, biraz öyle! Bunun iki nedeni var. Bir... Sistemin gündeme geldiği 2006 senesinde “mortgage” haddinden fazla övgü aldı; âdeta göğe çıkarıldı. Vatandaş gaza getirildi yani. İkincisi ise... Toplumda meydana getirilen bilgi kirliliği! Mortgage âdeta bir hayır kurumuymuş gibi lanse edildi. Sanki, ramazanda gıda dağıtan belediye: Biri kamyonun üstüne çıkıp tapu dağıtacak!.. Yok öyle bir şey halbuki. Öyleyse, bazılarının dediği gibi sermayeyi mi güldürecek bu mortgage denen meret? O da değil tabii. Kuş değil, deve değil; peki ne öyleyse? Mortgage, bir sistemin adı. Bu sistemi ne müteahhit, ne kredi veren ve ne de kredi alıp ev sahibi olmak isteyen bozabiliyor. Bütün mesele bu zaten. Sistemi bozmamak! Nasıl oluyor bu, derseniz; anlatayım. Eski uygulamayı hatırlayın hele bir. 100 kişilik bir kooperatifin 5-10 üyesi ödemeyi geciktirdi mi, yandı gülüm keten helva; iş daha orada bitiyordu! Ne ödeme yapmayanı üyelikten çıkarma hakkı vardı müteahhidin, ne de onun yerine başkasını alma. Yeterli finansmanı da olmadığı için müteahhit iflas ediyor, ardından da diğer üyelerin mağduriyetine neden olan süreç başlıyordu. Mortgage sisteminde bu yok. İki ay ödeme yapmayan sistem dışında kalıyor ve onun yerini ödeme imkânı olan bir başka kişi dolduruyor. Sistem hiç durmaksızın devam ediyor, yani. Acımasız kapitalizm Haliyle hem müteahhit kendini daha güvende hissediyor bu sistemde, hem mesken sahibi olmak isteyen kişi. Diğer taraftan sistemi kredilendiren finans kuruluşları da rahatlıyor ve “verdiğim kredi ya geri dönmezse” gibi bir korku yaşamadan uyuma imkânına kavuşuyorlar. Çünkü, krediyi alan Ahmet ödeme güçlüğüne düşmüşse, iki ay sonra aynı kredi Mehmet’e devrediliyor ve o kullanmaya başlıyor. Bu sistem “vahşi batı”nın “acımasız kapitalizmi” gibi görünse de, değil. Kredi veren finans kuruluşlarının parası bu sistemde garanti altında alındığı için sisteme daha fazla finansman akışı oluyor. Bu da kredinin bollaşması ve faizlerin aşağı çekilmesi anlamına geliyor tabii. Türkiye’nin en önemli meselesi faizlerin yüksekliği değil mi? İşte, bu sistem faizleri aşağı çekecek olan bir sistem. İnşaat sektörünün önümüzdeki senelerde bir telekomünikasyon veya enerji sektörü kadar büyüdüğünü görürseniz hiç şaşmayın. Genç nüfusa sahip Türkiye’de çok fazla mesken açığı var çünkü. Mortgage kanunu sabit faizle birlikte değişken faizli kredi kullanma imkânı da veriyor. Ev sahibi olmak isteyenlere, hiç çekinmeden “değişken faizli” kredi kullanmalarını tavsiye ederim. Ancak, düzenli bir geliri olmayan girmesin bu işe. Ödeme tekleyip lastik patladı mı hemen stepneyi takıveriyor elin adamı! Bankaların yanı sıra katılım bankaları ve tüketici finansman şirketlerinin de konut kredisi vermeleri söz konusu. Ayrıca, finansal kiralama şirketleri tıpkı otomobilde yaptıkları gibi konutları da müşterilerine kiralayabiliyorlar. Kredi ile ev alan bir kişi borcunu ödemeden evi satabilir mi? Tabii, evle beraber krediyi de devretmekle mümkün bu. Borcu erken kapatmak isteyene de imkân veriyor bu sistem. Tek şart; kullanılan kredi miktarını yüzde 2’si fazlasıyla ödemek. Yüzde 2’lik faiz faizli bakiye üzerinden değil, anapara üzerinden hesaplanıyor. Mortgage’ın normal krediden bir farkı da peşinatı olmayanların sistemden istifa edememesi. Gayrimenkul ile ilgili yaş, semt, vade sınırlamaları aranmayacağını bilmekte de fayda var tabii.
Kaynak: Türkiye Gazetesi