Kıbrıslılar Kredi ve Kredi Kartı Borçlarını Ödeyemez Duruma Geldi
KKTC Merkez Bankası raporlarına göre ülkede neredeyse bankalara borcu olmayan kimse yok.
KKTC Merkez Bankası raporlarına göre ülkede neredeyse bankalara borcu olmayan kimse yok. Ayrıca TL'nin döviz karşısındaki değer kaybına, elektrik, akaryakıt ve tüp gaz zammının da eklenmesinin ardından birçok vatandaş bankalara olan şahsi kredi ve kredi kartı borçlarını ödeyemez durumuna geldi.
Ödenmeyen borçlar faizleriyle birlikte katlandıkça katlanıyor. Mahkemelerde yaklaşık 62 bin civarında borç-alacak davası bulunuyor.Ekonomistler bu durumu, vatandaşın harcama yaparken ayağını yorganına göre uzatmayıp, gelirinden fazla harcama yapmasına bağlıyor.
KIBRIS Gazetesi'ne konuşan Mazbata Mağdurları Derneği Başkanı Kazım Ant, borçlu sayısındaki artışı ekonomik durumun kötüye gitmesine bağlayarak, mazbata borcu nedeniyle cezaevinde bulunan kişi sayısının artacağı yönünde uyarı yaptı.Ekonomist Göksel Saydam ise vatandaşlara, harcama yaparken daha dikkatli davranmalarını ve gelirine göre harcama yapmalarını tavsiye etti.
Kriz Masası Oluşturulmalı
Mazbata Mağdurları Derneği Başkanı Kazım Ant, borçlu sayısındaki artışın ekonomik durumun kötüye gitmesinden kaynaklı olduğunu anlattı. Ülkenin üretim odaklı olmadığından söz eden Ant, tüketmeye yönelik bir toplum olduğumuzu söyledi. Ant, ayrıca TL'nin döviz karşısındaki değer kaybının da borç oranını arttırdığına değindi ve Ekonomi Bakanlığı'nın bu konuda ilgili dernek, birlik, kurum ve kuruluşlarla bir araya gelerek kriz masası oluşturması gerektiğini belirtti.
TL Kazanıp Döviz Ödüyoruz
Ülkede çalışanların kazancının TL üzerinden olup, ev kirası, araba taksiti gibi borçların hep döviz üzerinden olduğuna işaret eden Ant, bu konuda da bir düzenleme yapılması gerektiğini kaydetti.
Ant, Faiz Yasası, İcra ve İflas Yasası ve Tefecilik Yasası gibi yasaların bir an önce hazırlanıp yürürlüğe girmesi gerektiğini söyledi.
Ant, kendi yaptığı hesaplamalara göre, ülkede 20 bin civarında mazbata olduğunu söyledi ve bu insanların korku ile yaşadığını belirtti. Borçların yeniden yapılandırılmasının ardından birçok mazbatanın askıya alındığından söz eden Ant, ancak buna rağmen bu süre içerisinde ödeme gücünü kaybedip, mazbata borcunu ödeyemeyecek duruma gelen insanlar olduğuna vurgu yaptı.
Ant, ülkede zaten ekonominin taksitlerle döndüğüne işaret ederek, "Asgari ücret 2 bin TL. Elektrik, su, telefon borcu derken insan nasıl evine ekmek götürsün ve bir de mazbata borcunu ödesin?" diye sordu.
Mazbata denen olayın hemen kaldırılması gerektiğini kaydeden Ant, dünyanın hiçbir yerinde borçlarla ilgili hapislik olayının olmadığını belirtti. Ant, "Eğer kasti olarak borcunu ödemiyor ve sahtekarlık yapıyorsa hapisliği kabul ederim. Ancak ödeme gücünü kaybetmiş insanlar hapse atılmamalıdır" dedi.
62 Bine Yakın Alacak Verecek Davası
Şu anda mahkemelerde 61 bin 432 alacak verecek davası olduğunu kaydeden Ant, her yıl 20 bin civarında da yeni dava eklendiğini belirtti. Ant, 3 yıl öncesine kadar her yıl 15 bin ile 16 bin arasında yeni alacak verecek davası olurken, şimdi ise bu rakamın 20 bin civarına çıktığını anlattı.
Sadece bankaların 1 milyar TL civarında gecikmiş alacağı bulunduğuna işaret eden Ant, bu rakamın elektrik ve sosyal sigortaların gecikmiş alacaklarıyla birlikle 3 katına ulaştığını söyledi.
Ant, ülkede hemen hemen herkesin borçlu olduğunu söyledi ve birçok vatandaşın yaşamını taksitlerle sürdürdüğünü belirtti.
Şu anda mazbata nedeniyle cezaevinde bulunan kişi sayısının 10 ile 15 arasında olduğunu ifade eden Ant, ancak taksitlerin yeniden yapılandırıp, vatandaşların alım gücünü kaybetmesiyle, cezaevinin yeniden mazbata nedeniyle gönderilen kişilerle dolacağını söyledi. Ant, bu sistemin değiştirilmesi gerektiğini kaydetti ve ayrıca mazbata borcu nedeniyle yargı huzuruna çıkan kişilere devletin avukat yönlendirmesi gerektiğini savundu.
Kredi Kartlarını Daha Dikkatli Kullanılmalı
Ekonomist Göksel Saydam, ülkede hemen hemen herkesin borçlu olmasının başlıca iki nedeni olduğunu söyledi. Bunlardan bir tanesinin ayağımızı yorganına göre uzatmamamız olduğunu söyleyen Saydam, diğer nedeninin de kredi kartları olduğunu kaydetti. Saydam, kredi kartlarının insanlar için çok tahrik edici olduğunu ifade etti ve "kredi kartı ile harcama yapılırken kimse bunu aldığımda ay sonu nasıl ödeyeceğim diye düşünmüyor" dedi. Böylece hem faizlerin hem de borcun biriktiğine dikkati çeken Saydam, kredi kartlarının ne yazık ki zaruri ihtiyaçları gidermek için kullanılmadığını anlattı.
Saydam özellikle döviz kredilerinin ilk bakışta faiz oranları nedeniyle vatandaşlara çok cezbedici geldiğini kaydetti ve bu krediler alınırken de TL değer kaybederse ne yapılacağının hesaplanmadığını anlattı.
Ne yazık ki vatandaşlarda harcama çılgınlığı oluştuğunu kaydeden Saydam, bunun 1974 öncesinde böyle olmadığını belirtti. Saydam, "ev almak, araba almak için kredi alınıyor. Onu anlayabiliriz. Ancak bunlar alınırken bile en lüksü tercih ediliyor. Bu kez vatandaş aldığı krediyi ödeyemiyor. Ya da tatil için kredi alınıyor. Toplum olarak da kıskanç bir topluma dönüştük. 'Komşumun varsa bende daha iyisi olsun' diyerek borçlandıkça borçlanıyoruz. 1974 öncesinde böyle değildik. Herkes daha hesaplı kitaplı davranırdı" şeklinde konuştu.