Çin'deki Kredi Sorunu ABD Krizini Hatırlatıyor
ABD'deki konut balonuna ilişkin anıları hala taze olan kişiler ABD ile Çin arasında paralellikler bulunduğu görüşünde.
Yatırımcıların, borç oranının yükseldiği ve konut fiyatlarının tırmanışa geçtiği ülkelerde aldıkları pozisyonlar oldukça yüksek. Şimdiki hedefleri ise Çin. Bazı piyasa oyuncuları, Çin'in şimdiki durumunu ABD'nin 2007'deki durumu ile kıyaslıyor. Bazı kişiler ise Japonya'nın 1989'dan önce yaşadığı emlak balonuna atıfta bulunuyor. Çin'e yatırım yapmayı tercih edenler risklerin farkında olduklarını ancak hükümetin problemleri çözmek için yeterince tecrübeye sahip olduğunu savunuyor.
Çin ekonomisi ve piyasaları son dönemde yükselişe geçmiş durumda. Hang Seng borsasında işlem gören Çin bankaları, sermaye artırımına gitmek zorunda kalabileceklerine ilişkin tüm uyarılara rağmen 3 Temmuz'dan bu yana yüzde 17 değer kazanmış durumda.
ABD ile Çin Arasındaki Benzerlikler
ABD'deki konut balonuna ilişkin anıları hala taze olan kişiler ABD ile Çin arasında paralellikler bulunduğu görüşünde. Bu kişilerden biri olan UBS üst düzey ekonomistlerinden George Magnus, "ABD ile Çin arasındaki en büyük benzerlik, gelir adaletsizliğinin artması pahasına kredi sisteminin kontrolsüz bir şekilde kullanılıyor olması. Bu işaret ancak finansal istikrarsızlığı iyiden iyiye artmış ekonomilerden gelebilir," diye konuştu.
Magnus'un dikkat çektiği noktalardan biri ABD ile Çin'in konulara verdiği farklı tepkiler. Magnus, "ABD'nin tepkisi inkar etmek şeklindeydi. Merkez hükümetin ekonomiyi kontrol ettiği Çin'de ise Batı ülkelerinin atamadığı adımlar atılacak. Ancak bu durum elbette ki sürecin acısız olacağı anlamına gelmiyor," diye konuştu.
Kredi Oranı GSYH'nin %170' inden Fazla
Uluslararası Ödemeler Bankası'na göre Çin'de 2008'de GSYH'nin yüzde 120'si civarında olan kurumsal ve bireysel kredilerin oranı bugün yüzde 170'i aşmış durumda. Ve bu veri, finans şirketlerinin yapmakla yükümlü olduğu tahvil ödemelerini içermiyor.
Borç Yükü Artışı Kriz Göstergesi
ABD'nin kredi patlaması yaşadığı dönemde ise 2001'de oran yüzde 143 iken 2008'de yüzde 177'ye yükselmişti. 1989 öncesinde Japonya'da da benzer gelişmeler yaşanmıştı. Ekonomistler, borç yükündeki sıçramaları gelecek krizlerin işareti olarak yorumluyor.
Capital Economics Asya ekonomilerinden sorumlu baş ekonomisti Mark Williams konu hakkında, "Borç yükünde böyle büyük artışlar görüp de bir şekilde kriz yaşamayan bir ülke bilmiyorum," diye konuştu. Williams, Çin'de krizin an meselesi olmadığını ve "krizin" yıllarca sürecek bir yavaşlama şeklinde olabileceğini düşünüyor.
ABD 'nin yaşadıkları ile Çin'in mevcut durumu arasındaki farklılıklardan biri de şu: ABD'de balon çoğunlukla konut kredisi kaynaklıydı. Çin'de ise konut alımının büyük bölümü nakit para ile yapıldı. Çin'de borç yükünün çoğu şirketlerin, inşaat firmalarının ve yerel hükümetlerin omzunda ki bunların bazıları dolaylı da olsa devlet desteği alıyor.
Çin Gelişen Ülkelerden Avantajlı
Çin'in, Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan piyasalardan farklı olarak avantajlı olduğu nokta ise net tasarruf sahibi olması. Çin'in yıllardır cari fazla veriyor olması, birikimlerinin borcunu finanse etmesine yettiği anlamına geliyor. Başka bir deyişle borç yükü daha da artarsa ülke kendi kendini kurtarabilir.