Bankacılar 2010'un fotoğrafını çekti

09/12/2009

Türkiye'nin önde gelen bankalarının genel müdürleri CNBC-e'de sektörü masaya yatırdı ve 2010 öngörülerini açıkladı. Mevduat faizi ne olacak? Kredi almanın zamanı mı? Kur ve faiz nasıl seyreder? İşte yanıtlar...

Dört Bankacılar 2010'un fotoğrafını çektibüyük bankanın genel müdürleri CNBC-e'de sektörün durumunu masaya yatırdı ve 2010'a ilişkin öngörülerini ortaya koydu.

Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın ve TEB Genel Müdürü Varol Civil canlı yayında görüşlerini belirtti.

2010 için genelde daha iyimser olan bankacılar, Türkiye'nin hızlı büyümeye dönmesinin önemli olduğunu vurguladılar. İşte genel müdürlerin sorulara verdiği yanıtlar...

Krizin hangi aşamasındayız?

Özince: Krizde ikili dip beklentisi artık yok. Yerel olarak ülkeler özelinde çok farklı dalgalanmalar görebiliriz. Henüz dünya genelinde devletlerin elini çekebileceği bir ortam olduğunu düşünmüyorum. Ciddi bir konsolidasyon yaşanmaya devam edecek. Sıkıntılar uzun zaman sürecek.

Özen: ABD'den ve Euro Bölgesi'nden gelen işsizlikle ilgili datalar ikinci dip yaşanmayacağını teyit ediyor. Belirgin bir iyileşme var ama istikrar henüz yok. G20 krizi yönetmekte fena bir iş yapmadı. Finansal istikrar hala birinci sorunsa para piyasada kalmaya devam edecek. Krizin ardından bir ayrışma yaşanabilir.

Açıkalın: Tahminlere göre önümüzdeki sene Türkiye'den fazla büyüyecek tek ülke Güney Kore olacak. Bu beklentinin gerçeğe dönmesi için beklenen büyümenin yavaş yavşa devreye girmesi gerekiyor. Her ülkenin kendine göre bir çıkış planı belirlemesinde fayda var.

Civil: Toparlanma için çok ciddi bedel ödendi. İnanılmaz ölçüde likidite enjekte edildi. Bu büyüme ne kadar kalıcı? Bu kadar likiditenin yarattığı büyüme kalıcı mı, ben o kadar iyimser değilim. Krize girerken hep beraber bütün ülkeler etkilendi. En pozitif şey G8, G20 oldu. Fakat çıkarken herkesin krizi kendine olacak. Çıkışta herkesin çözümü farklı. Esas sorun burada olabilir. Krizler şekil ve yer değiştiriyor. Faizdeki sert ve uzun süreli düşüş yeni balonlar oluşturabilir.

Sektörün borçlanma durumu nasıl?

Özince: Bankacılık sektörünün uzun vadeli borçlanma imkanlarında bir açılma yok.

Özen: Sendikasyon piyasası düzeldi. Ama sermaye piyasalarından borçlanabilecek miyiz? Orası çok iyi durmuyor.

Açıkalın: Biz birinci sınıf şirketler için vade riski alıyoruz. Önümüzdeki dönemin vade riski ve faiz riski önemli konulardan biri olacak.

Civil: Sendikasyona yoğun talep aşırı likiditeden kaynaklanıyor. Türk bankaların en büyük artısı TL mevduatın güçlü olması.

Mevduat faizi ve kredi faizi ne olacak? KOBİ'lere kaynak aktarılıyor mu?

Özince: Ücretli bir tasarruf sahibi olarak ben tasarruflarımın bir bölümünü TL'de tutmaya özen gösteriyorum. Reel faiz zayıfladı ama yine de çok fazla alternatif yok. Tasarrufçunun vadeli mevduata rağbet etmekten başka yapacağı bir şey yok. KOBİ kredilerine gelince şu anda kredibilitesi olan müşterinin en ucuz fiyatla kredi kullandığını düşünüyorum. Bankacılık sektörü kaynak aktarıyor. Kredi/mevduat oranına bakılınca en güçlü büyüme dönemlerinin üzerinde bir dönem yaşıyoruz. Bankalardan daha fazla kredi almak mümkün değil. Bu sektör daha fazla kredi verse verse yüzde 10-50 fazla verir. Türkiye'de mali sektör büyütülmedikçe biz böyle eleştirilerle vakit kaybediyoruz. Bankacılık sektörü vergi mükellefinin sırtına kuruş bindirmemiştir.

Özen: Ticari kredilerle mevduat arasındaki marj kriz öncesindeki seviyelere döndü. Tüketici kredilerine bakınca makas iki puan yukarıdadır çünkü temerrüt oranları yükseldi. Mevduatla politika faizi arasındaki korelasyon azaldı. Kredilerde talep yönlü bir daralma var. Bankalar muhafazakar davranıyor ama kredi talebi de yok.

Açıkalın: Kredilerde daralma talepten kaynaklandı. Bankaların elinde kredi verecek yeterli likidite var. Daralan bir ekonomide kredilerin neden büyümediğini sorgulamak çok aritmetiğe uyan bir şey değil. Bankalar önümüzdeki sene aktif kredi büyümesinde ciddi bir rol alacak. Tahsili gecikmiş alacakta KOBİ'lerin payı yüzde 7.6. Bankacılıkta kredilerde 2010'da yüzde 12-15 büyüme bekleniyor.

Civil: Biz sadece daha dikkatli kredi vermeye çalıştık. KOBİ’lerin kayıt içine girmesi gerekiyor. Mevduatın vadesini uzatmamız lazım; bu bankalar için sorun. KOBİ'ler Kredi Garanti Fonu'ndan yararlansın. Kredi Garanti Fonu teminat sıkıntısı çekenler için avantaj.

2010 beklentileri neler? Kur ve faiz ne olacak?

Özince: 2010 çok belirgin olmamakla beraber 2009'dan daha iyi geçecektir. Bankacılık sektöründe şimdiden kıpırdanma başladı. 2010'la ilgili şu anda çok cesaretli ifadeler kullanabilecek bir ruh halinde de değilim. Tahmin yapmaktan ziyade, bankacılık sektörü daha güçlü gelişecek ekonomiye destek vermede iştahlı.

IMF anlaşması yapılırsa dolar 1,40'lar civarına gerileyebilir. Faizin de dövizin de gerilemesinin üretim açısından doğru olduğunu düşünüyorum. Ümit ederim faizler daha fazla düşmez.

TC kağıtlarına yatırım yapan herkes kazançlı çıkmıştır. Kredi notu arttıkça Türk aktiflerine yatırım yapanlar kârlı olmaya devam edecek. Yen kredisi alan TC vatandaşları dalgalanmalar sonunda hiç ummadığı bir yerde kendisini bulabilir. Yen geliri olmayan yen ile borçlanmamalı. Bankalar da her konuda mağdurlarla muhattap olamaz. Her vatandaş ayağını yorganına göre uzatmalı.

Özen: Artık Türkiye’de faiz indiriminin sonuna geldik. Çok uzun süre yatay seyredeceğini düşünüyorum. Faizde 2010 üçüncü çeyrekten itibaren artış bekliyorum.

Dövizin bu seviyelerini koruyacağını düşünüyorum. 2010 sonu için kur tahminimiz 1,52-1,53 seviyesinde. IMF anlaşması olursa 1,40'a geriler.

Açıkalın: Kurda biz de aynı seviyelerdeyiz. Faiz konusunda, önümüzdeki dönemde düşük faiz politikası sürecek. Enflasyonla uğraşmak, durgunlukla uğraşmaktan kolay. Ekonomik düzelme beklenenden hızlı olursa, bu enflasyon üzerinde baskı oluşturursa faizde yukarı hareket olabilir ama bunu yakın ihtimal olarak görmüyoruz. Yüzde 3.5-4 büyüme Türkiye için yeterli değil.

Ciliv: Euro/dolar ne olacak o önemli. En önemli gündem konularından biri Avrupa ülkelerindeki aşırı borçlanma. Türkiye'nin en önemli ajandası büyümedir. Yüzde 3.5 büyüme bizi bir yere götürmez. Reel kesimin ve tüketicilerin hesabını büyümeye göre yapması lazım. Dünyada büyüme çok yavaş gidecek. Yüzde 3.5'in üzerinde büyüme olursa enflasyon hedeflerinin ve faizin farklı yerde olması lazım. Büyüme tahminin üzerinde gidiyorsa belli ki enflasyon ve faiz yeni bir patika yapacak. Büyüme tahminden altta gidiyorsa reel kesimin zorlanacağını öngörebiliriz.

Tüketici kredisi almak için uygun zaman mı?

Özince: Ödeyecek gücü olan, ihtiyacı için tüketecek olan hiç düşünmeden bankasını da doğru seçip alabilir.

Açıkalın: İhtiyacı olan varsa almak için harekete geçebilir.

Özen: Bundan daha düşük faiz, balon oluşturur.

Kaynak: Ntvmsnbc