Ülke fonları kurtarıcı olur mu?
Konut kredisi krizine kadar dünyada likidite boldu, yatırım iştahı yüksekti. Onun için hisse senetlerinden gayrimenkule kadar bütün varlık fiyatları yükseliyordu.
Konut kredisi krizi ile ABD ve Avrupa piyasalarında yapılandırılmış ürünler ve özel sektör tahvil piyasası darbe yedi, likidite kayboldu. Konut sektöründe ve yapılandırılmış ürünlerde kimin ne kadar pozisyonu ve zararı olduğu bilinemediği için, finansal kuruluşlar da kendi aralarında para ticaretini en alt düzeye indirdi.
Kilitlenmeyi çözmek için merkez bankaları piyasalara 100 milyarlarca dolar para enjekte ettiler. ABD'de faiz oranları da düşüyor. Hem ABD Merkez Bankası (Fed) faiz düşürüyor hem de özel sektör kağıtlarından ve hisse senetlerinden çıkanların güvenli liman olarak buldukları hazine kağıtları prim yapıyor. 10 yıllık ABD hazine faizleri bu nedenle yüzde 4'ün altına kadar indi. 3 trilyon $'lık fon Dünya likiditesini küresel risk alma iştahının yüksekliği yanında ABD'nin trilyon dolara dayanan cari açığı, dünya emtia ve petrol fiyatlarının yükselmesinin yarattığı servet ve sermaye birikimi besliyordu.
İşte böyle bir süreçte özellikle petrol fiyatlarının artışından dolayı petrol ihraç eden ülkelerde önemli fonlar birikti. Bu fonların bazıları ülke refah fonu ve ulusal yatırım fonu altında, zor dönemlerde kullanılmak için toplandı. Henüz sayısı ve toplam tutarı hakkında net bilgiler yok. Ancak toplam tutarının 3 trilyon doları geçtiği hesaplanıyor. Küresel kredi pazarının 2 trilyon dolar civarında daraldığı dikkate alınınca bu fonların yaraya ne ölçüde merhem olabileceği de ortaya çıkıyor.
Yeni oyuncular Şimdi bu fonlar Batı'da zor duruma düşmüş bankalara ve finansal kuruluşlara ortak oluyor. Petrol gelirleri nedeniyle bu fonlar daha çok Körfez ülkelerinde toplanmış. Suudi Arabistan, Kuveyt, B.A.E, Libya, İran, Umman, Katar, Malezya, Rusya, Singapur, Çin, Cezayir, Norveç, Japonya ulusal fon kuran ülkeler. Ülke fonu olduğu için karar vericiler de hükümetler, başbakanlar, cumhurbaşkanları. Dolayısıyla yatırım kararları da ekonomik olmanın yanında siyasi içerikli olabiliyor. Bir anlamda ulusal fonlar yeni tip küresel oyuncular. Şimdiye kadar UBS, Merrill Lynch, Citigroup, Morgan Stanley gibi kurumlara ortak oldular. Her ortaklık da küresel piyasaları olumlu etkiledi. Batı'daki yangına Doğu'dan itfaiye Yeni başlayan bu eğilim aslında varlık ve şirket fiyatlarının cazip düzeylere inmesi halinde bu fonlar tarafından satın alınabileceğini, belki başka alıcıların ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Finansal piyasaların kötüleştiği ve varlık fiyatlarının düştüğü bir dönemde ülke fonları yeni bir pencere, yeni bir seçenek gibi duruyor. Belki de nihai alıcılar olarak piyasaların kurtarıcısı olmaya aday.
Geçmiş olumlu konjonktürde biriktirilen fonların şimdi zor dönemde kullanılmasıyla en azından krizin derinleşmesi ve uzun sürmesi, fiyatların çökmesi önlenebilir. Fonlar genelde Ortadoğu ve Asya'da biriktiği, satın almaların da bu ülkeler tarafından yapıldığı dikkate alınırsa, Batı'daki yangına Doğu'daki sermaye itfaiye olarak gelecek. Şirketler ve varlıklar sermayenin toplandığı Doğu'nun eline geçmeye başlayacak. Tabii Batı tarafından izin verildiği ölçüde.
Sonuç "Doğa, daima yeni şeyler yaratır." Goethe