SPK Başkanı Erol, mortgage sisteminin ikincil düzenlemelerini tamamladıklarını bildirdi.
Erol, ikincil düzenlemelerin uygulanmaya başlamasıyla, sermaye piyasasına 5 yılda, 100 milyar dolarlık yeni finansman kaynağı beklediklerini açıkladı.
SPK Başkanlığına atanan Erol, tutsat sisteminde gelinen nokta ve bundan sonra yaşanabilecek gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.
SPK olarak tutsat sisteminin ikinci ayağı ile ilgili üç önemli düzenlemeyi tamamladıklarına işaret eden Erol, bunları ''ipotek teminatlı menkul kıymetlere ilişkin esaslar hakkında tebliğ taslağı'', ''konut finansman fonlarına ve ipoteğe dayalı menkul kıymetlere ilişkin esaslar hakkında tebliğ taslağı'' ile ''sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde değerleme hizmeti verecek şirketlere ve bu şirketlerin kurulca listelere alınmalarına ilişkin esaslar hakkında tebliğ taslağı'' olarak belirtti.
İlk iki düzenlemenin, 'birincil kredilerin ikincil piyasaya aktarılması ve piyasada yeni finansman sağlanmasına yarayan enstrümanlarla' ilgili olduğunu kaydeden Erol, şöyle devam etti:
''Bankalar, ellerindeki kredileri o kağıtlar vasıtasıyla yatırımcılara aktaracak, karşılığında verdikleri kredileri geri alacaklar. Bankacılık sistemine, yeni fon girişi, yeni kaynak girişi olacak. Bankalar, yeni kaynaklarını kolaylıkla yeni kredi olarak kullanacak. Böylece, bankalar yeni finansman sağlamış olacak.'' Üçüncü düzenlemenin ise sistemin daha modern ve daha sağlıklı çalışabilmesi için çok önemli olduğuna vurgu yapan Erol, ''Bankalar, ne kadar sağlıklı değerleme yaparsa, o kadar sağlıklı kredi vermiş olacak. Bu, sistemin riskini azaltacak. Bankalar riskten çok daha uzak, sağlıklı kredi verecek, Kredilerde sorun yaşamayacak. Ne kadar iyi değerleme yapılır, konutların gelecekte değeri ne kadar iyi tespit edilirse, verilen kredilerin kalitesi ve sistemin riski azalacak'' şeklinde konuştu.
Tutsat sisteminin 'istihdam alanları' yaratacağını da dile getiren Erol, devamla şöyle dedi:
''Bu sistem çerçevesinde yapılan düzenlemeler, iş alanları yaratıyor. Örneğin değerleme uzmanları gelecek. Bankalar ikincil piyasaya kaynak aktarırken bir takım fonlar kuruluyor, teminat sorumlusu gibi birtakım yapılar, ipotek finansman kurumu tanımlanıyor. Mortgage sistemi, sadece bir finansman sistemi değil. Sistem, sermaye piyasasına yeni aktörler, yeni yapılar kazandırıyor. Bunlar yeni iş sahası anlamına geliyor.''
Türkiye'de tutsatta ikincil düzenlemelerin uygulamaya geçmesiyle, önümüzdeki 5 yıl içinde, sermaye piyasasına en az 100 milyar dolarlık yeni bir finansman beklediklerini açıklayan Erol, şöyle devam etti:
''Önümüzdeki ülke örneklerine bakıyoruz. ABD'de NYSE'nin toplam değeri 15,9 trilyon dolar, Nasdaq'ın piyasa değeri 4 trilyon dolar, ikisinin toplam değeri yaklaşık 20 trilyon dolar. Yine ABD'de, ikincil piyasadaki mortgage kağıtlarının değeri 10 trilyon dolar. Yani piyasa kapitalizasyonunun yüzde 50'si. Bundan hareket edersek, şu anda İMKB'deki şirketlerin piyasa değeri 218 milyar dolar. Bunun yüzde 50'si 100 milyar dolardan fazla. Ayrıca ABD'de mortgage kağıtlarının milli gelire oranı yüzde 71, Avrupa'da yüzde 50. Türkiye için de milli gelir rakamı üzerinden yüzde 25 hesaplansa dahi, milli gelirimiz şu anda 400 milyar dolar, bu rakamın yüzde 25'i 100 milyar dolar.'' Turan Erol, Güney Kore'de bu oranın yüzde 30, İspanya'da yüzde 80 civarında olduğunu ifade etti.
Tutsat sisteminin uygulandığı ülkelerde, bir süre sonra faizlerin (konut kredisi) düştüğünün görüldüğünü belirten Erol, Türkiye'de de seçimden sonra, bu sistemin çalışmaya başlamasıyla birlikte faizlerde düşüş beklendiğini bildirdi.
Erol, ''Bu sistem; ikincil piyasa vasıtasıyla yeni fon, yeni kaynak girişi sağladığı için, dünyadaki örneklerinde de İspanya, Güney Kore, Arjantin gibi ülkelerde sistem çalışmaya başladığında faizlerde düşme oldu. Türkiye'de de 1 yıl içerisinde, ikincil piyasanın kullanılmasıyla faizlerin yüzde 1'in altına düşeceğini tahmin ediyoruz'' diye konuştu.
Bankaların tutsat için portföy oluşturma çalışmalarını sürdürdüğünü anlatan Erol, bankalar portföy oluşturup ikincil piyasaya aktardıkları zaman, yaklaşık faizlerin düşmesini beklediklerini söyledi.
Bu arada ''ABD'de tutsat sistemi konusunda yaşanan sıkıntı, Türkiye'de yaşanabilir mi'' sorusu üzerine Erol, şunları kaydetti:
''Türkiye'deki uygulama, ABD'den şu yönüyle farklı; ABD'de ev alan herkese, gelir düzeyi dikkate alınmadan, maaşı sorulmadan kredi veriliyor. Buna rağmen, ABD'de sorun yaşanan kredilerin oranı sistem çerçevesinde verilen kredinin yüzde 1'i. Türkiye'de ise gelir düzeyi araştırılıyor. Ayrıca dünyadaki duruma bakıldığında Türkiye, kredilerin ödenmeme oranı en düşük ülkelerden biri.''
Kaynak: Haber