Şehir dışından ev alalım
Şehir merkezine kilometrelerce uzakta ya da başka şehirlerde oldukça cazip peşinat ve gerçekten uygun taksitlerle ev satılıyor
Bazı arkadaşlar diyor ki; “Bizim merkezi yerden ev almamızın imkanı yok. İyisi mi şehir dışındaki ya da başka şehirlerdeki bu evlerden alalım. Kiraya verir, kira geliriyle de şehir merkezinde oturmaya devam ederiz.”
Bu sözleri zaman zaman eşten dosttan da duyuyorum... Onlara söylediklerimi size de aktarmak istiyorum. Bu formülle yola çıkan Almancılar zamanında çok kazık yedi. Sonunda illallah deyip, gurbet elde alın teriyle kazandıklarını haraç mezat satmak zorunda kaldılar.
Emlak yatırımcısı olmak, bilgi, tecrübe ve zaman ister. İnsanların daha hesaplı konutları görüp de böyle hayaller kurması normal. Ama işi gerçek anlamda emlak yatırımcılığı olmayan, yani on tane dairesi, hanı - hamamı olmayanların, böyle bir işte zarar etmesi işten bile değil.
Nedeni çok basit. Hayatında ilk defa bir evi kiraya veren bu kişiler, baştan tecrübe eksikliğinden
kaybediyor. Üstelik bu insanların genellikle mesai ve vicdan sahibi kişiler olduğunu görüyorum. Mesaisi olan insan bu işlere zaman ayıramaz. Zaman ayıramayınca da ipin ucu kaçar. Yüzü yumuşak insan da emlak yatırımcısı olamaz. Yarın öbür gün kiracı, “Haftalığımı alamadım, işten atıldım, çoluk çocuk hasta” gibi bahanelerle geldiğinde, vicdan sahibi olan insan bırak kirayı almayı, üstüne yardım etmeye bile kalkışabilir. Bunun ne kadar suistimale açık bir şey olduğuna herkes tanık olmuştur.
Sakın yanlış anlaşılmasın kiracılığın cefasını benden daha iyi kimse bilemez. Niyetim sadece ortaya çıkabilecek sorunlara işaret etmek.
Öte yandan şehir dışında ev aldınız ve işiniz rast gitti 500 YTL’ye de kiraya verdiniz diyelim. Şehirde böyle kira kaldı mı? Böyle ufak hesaplarla bir yere varılamaz.
Finans merkezi yapmak için Las Vegas ve Dubai gibi sıfırdan bir şehir inşa edelim
Her şeyimiz tamam oldu da İstanbul’un finans merkezi olması eksik kaldı. Artık mikrofonu eline geçiren, ‘İstanbul finans merkezi olmalı’ dediğinde yarın manşetlere çıkacağını çok iyi biliyor.
Hangi altyapıyla, nereye kurulacak bu finans merkezi? Trafiğin hali ortada. Sabah akşam bütün yollar felç. Araçların yolda harcadıkları fazla zaman nedeniyle meydana gelen ekonomik kayıp bir yana, zamanında yapılamayan işler nedeniyle kaybedilenlerin haddi hesabı yok. Bu trafikle İstanbul finans merkezi olamaz. Ele güne güldürmeyin bizi! Finans merkezine gelenleri havaalanından plazalara ışınlayacak bir sistem var da bizim mi haberimiz yok?
Merkez Bankası’yla birkaç tane kamu bankasını Ataşehir’e taşımakla iş bitmiyor. İşte iki kilometrelik Büyükdere Caddesi’nin durumu ortada. İstanbul’u finans merkezi yapmak isteyenler artık bu sevdadan vazgeçsin. Bence, Las Vegas nasıl çölün ortasına sıfırdan inşa edildiyse, biz de çorak bir yer bulup finans merkezini oraya sıfırdan inşa edelim. Suyu, elektriği olmayan yere finans merkezi olur mu diyeceksiniz. Las Vegas’ın da yoktu.
Ama tarihle yaşıt İstanbul’un marka değeri var diyeceksiniz. 20 yıl önce çöl kasabası olan Dubai’nin marka değeri yok mu? 20 yıl önce esamesi okunmayan Dubai şimdi dünyada en çok bilinen 20 şehirden biri. Türkiye’nin sıfırdan bir finans merkezi yapmaya gücü var. İhtiyacı da var. Çünkü günübirlik kararlarla finans kuruluşları İstanbul’a taşınırsa burası tam cinnet bir şehir olur.
Bakalım, El Maktum sözünün eri mi?
Dubai Şeyhi El Maktum’un Levent’e inşa etmeyi düşündüğü Dubai Towers projesinin sakıncalarını ortaya koyan bilirkişi raporu reddedildi. Başından beri İETT arazisini El Maktum’un şirketi Sama Dubai’ye vermeye çalışan İstanbul Belediyesi, “Bu rapor taraflı yazılmış” dedi ve mahkeme bu itirazı kabul etti. Yargının işine karışılmaz.
Bu noktada ben haziran ayında Çırağan Sarayı’nda yapılan bir basın toplantısını hatırlatmak istiyorum. Mart ayında yapılan ihalenin üzerinden aylar geçmesine karşın ihale sonucuna ilişkin hiçbir açıklamama yapılmamış, sonunda El Maktum’un Sama Dubai şirketinin CEO’su Farhan Faradiooni bir basın toplantısı düzenlemişti.
Faradiooni, ihale sonucuna ilişkin belediye tarafından kendilerine resmi bir bildirim olmadığı için ihale bedelini yatırmadıklarını, yatırımdan vazgeçmediklerini, arazi için açılan davaların sonucunu bekleyeceklerini açıklamıştı. Yine aynı toplantıda kendilerine, “Neden siz de bir dava açmadınız” sorusu sorulmuş, Faradiooni de şöyle yanıtlamıştı:
“Dava açmak akılcı bir iş kararı olmaz. Mahkemeyle kararıyla yer alan bir şirket durumuna düşmek istemeyiz. Ama geri çekilmek de istemiyoruz. Yatırımcılarımız, birlikte çalıştığımız bankalar, tedarikçilerimiz var. Onların gözünde, yanlış karar verdiler dedirtmeyiz.”
Faradiooni, ‘Dava açarak arazi aldı dedirtmem’ diyor ama dava sonucu İstanbul Belediyesi lehine sonuçlanırsa ‘Parayı yatırır araziyi alırım’ diyor!
Evet dava açmadı ama belediyeyle aynı tarafta yer alması itibariyle, devam eden davalarda gayriresmi olarak taraf!
Sama Dubai dava açmamış olsa da açılan davalar belediye lehine sonuçlanırsa, parayı yatıracak ve araziyi alacak. Yani, mahkeme kararıyla yer alan bir şirket durumuna düşecek! Bakalım, “Mahkeme kararıyla yer almam” diyen Faradiooni, dolayısıyla El Maktum, sözünde duracak mı?
Kaynak: Hürriyet