Site Hayatlarının Önü Açıldı

Başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde nüfusun bir bölümü sitelerde yaşamakta. Önümüzdeki yıllarda sitelerde yaşam daha da yoğunlaşacak.

2007 yılına kadar 1965 tarih 634 sayılı yasa ile apartmanlarda yaşayan kişilerin mülkiyeti de kapsamak şartı ile hak ve yükümlülükleri düzenlenmişti. 634 sayılı kat mülkiyeti yasasında yapılan düzenleme ve eklerle bu hak ve yükümlülükler bir anlamda revize edildi. Toplu yapılar, yani site hayatlarının önü açıldı.

Konut üreticileri, özellikle son yıllarda yaptıkları sitelerde çeşitli aktivitelere imkân sağlayan çevre düzenlemeleriyle yeni bir yaşam modeli sunma çabasındalar. Diyebiliriz ki ev almak isteyenlerin büyük bir kısmı, daha konforlu, içinde çeşitli aktivitelerin olduğu, yeşilin korunduğu ve sosyal alanların tesis edildiği sitelere yöneliyorlar. İnşaat firmaları da birbirleri ile adeta yarış halinde. Bu olumlu bir gelişme. Kişilerin daha sağlıklı ve konforlu konutlarda yaşamak istemesi çok doğal, üstelik herkesin hakkı.

Sitelerin önemi İstanbul'un genel konut fotoğrafına bakıldığında daha da artıyor.

Bilinen gerçeğin rakamlara dökümü şöyle:

İstanbul'daki binaların büyük bir kısmı çeşitli nedenlerden dolayı yasal değil. Bu yüzden de kimi kaçak, kimi arsa tapulu, kimi de kat mülkiyetli. Ama sonuçta yüzde 70'den fazlası iskânsız ve kaçak. Bu kaçak yapıların bir kısmı da önceden inşa edilmiş konut siteleri ne yazık ki.

Yasa dışı binaların vergiyle ilgili yanını bir kenara bırakalım. Tüm bu konutlar hayatımızı tehdit ediyor. Unutmamalıyız ki ülkemiz deprem kuşağında. Yaşamımızı sürdüreceğimiz konutların depreme dayanıklı ve yasalara uygun olması çok ama çok önemli.